Birbirine en yakışan, en
sevilen üçlü…Müşteri olarak girdiğim, “kardeş” olarak çıktığım, Çengelköy’de
yaşamanın en güzel yanlarından, 9,5m karelik bir dükkân... Çikolata ya da kahve
satılıyor denilebilir. Çikolatalarının lezzetini tasvir etmek için benim edebi
yeteneğim de bilgim de çok yetersiz kalır sanırım. (Benim favorim Antep
fıstıklı, karamelli, kare şeklinde olanlarJ) Sıcak çikolatasına ise yurt içinde ve dışında bu işi
yapan yerleri çok gezmiş bir arkadaşımın da onayıyla içilebilecek en iyi sıcak
çikolata ne diyebilirim. Peki ben bir gurme olmadığıma, tanıtım yada reklam
yazısı yazmadığıma göre ne diye bu dükkanla ilgili bir şeyler yazıyorum? Benim
ki “birileri okusunlar da onlar da gidip görsünler” isteğinden çok, hayatımda
önemli kokuları, anları, kişileri, yerleri unuturum, sıra bana gelip göç
ettiğimde “kimsenin bunlardan haberi olmaz” korkusunun sanal ortamda
bastırılması sanırım. Çikolata-Kahve İstanbul da çocukluğuma dokunan, hem
memleket hem İstanbul sevgisini birlikte yaşatan bir önemli yer benim için.
Oraya gidenlerin duygularını yazdıkları o saman kağıdı defterleri okuduğunuzda
ne kadar da ortak açlıklarımızın olduğunu, 10 metrekarelik samimiyete hepimizin
ne kadar da ihtiyacı olduğunu anlıyorsunuz. Ben de ilk gittiğimde o deftere bir
şeyler yazmıştım ve yazdıklarımın ne kadar sığ kaldığını şimdi fark
ediyorum. Dükkanın sahibi Bülent Abi…
İlk cümlede belirttiğim gibi müşteri olarak girmiştim ama bir abi kazanacağımı
bilmiyordum. Tatlı-sert üslubuyla, verdiği nasihatlerle, tavsiyelerle bir
kardeş yerine konduğumu hissettirdi. Kaçıncı gidişimde hatırlamıyorum ama
eşinin acil bir durum için eve çağırmasıyla dükkânı bana bırakıp gitmiştiJ Gelen müşterilerle sohbet etmekte hiç zorlanmamıştım ama
iş yedikleri çikolataları tartma ve hesaplama kısmına gelince bocalamıştım J Üniversiteden bir arkadaşım bir arkadaşıyla gitmiş ve
defteri karıştırırken benim ismimi görüp “Aaa bu bizim arkadaş!” demiş. Kim
filan deyince de Bülent Abi “Yaa o bizim kız…” diye başlayıp ufak ufak
dedikodumu yapmışlar J İstanbul için yadırganan güzel hoşluklar bunlar.
Alışverişlerimizi AVM lerden yaptığımız ve satıcıların yüzlerinde zoraki bir
gülümsemeyle “İyi günlerde kullanılsın!” diyerek elimize poşetleri
tutuşturdukları bir dönemde böyle esnaflar insanlığımızı hatırlatıyor. Çikolatasını
ya da Türk kahvesini yudumlarken, İnce Saz dinlemek, duvarlarına, tablolarına
bakmak, sohbet etmek, fotoğraf çekmek, hiç bozulmaması için dua etmek bu
dükkanda yaptığım eylemlerden bir kaçı ve en çok özlenenlerden.
Not: Bülent Abi, yüreğin,
cesaretin ve azmin için en çok da insanlığın ve abiliğin için teşekkürler…Allah
razı olsun, yolunu açık etsin J
hoşgeldiiiin.
YanıtlaSil:)
biliyo musun 2 gün önce bi arkadaşta yorumuna rastlayıp bloguna gelip çok yazını okudum. bugün gelmen hoş bir sürpriz olduuu.
:)
Hoşş buldumm:))
Silzorla okuttuğum bir kaç yakın arkadaşım dışında pek kimsenin okuduğunu sanmıyordum ben aslında, bana da güzel bir sürpriz olduu :))
Bundan sonra buralardayım inşallah, görüşmek üzere :))
Çengelköy'e tekrar gitmek için güzel bir sebep :) Çok severim kahve kokan yerleri. Şimdiden ısındım oraya.
YanıtlaSilKesinlikle gitmelisin! Bir de post yaz gidip, sevdiğim yerleri başkalarının ağzından dinlemeyi, okumayı çok seviyorum :)
Siltebi görüşürüz.
YanıtlaSilburda da pek sevimli anlatmışsın yine.
bi deee zaten çikolata delisiyim.
hergün yerim kesinlikle.
çikolata kahve istanbul evet ya ilginç yaklaşım ve doğru ki.
:)
güzel yaklaşım.
bülent abiye selam.
bloglarda genelde tanımadıklarımız okur kimse bilmez bloglarımızı gündelik yaşamda.
:)
Kim günlüğünün başkaları tarafından okunmasını ister ki :) O yüzden deşifre olmadan, içimizden geldiği gibi yazmak ve biriktirmek için sığınağımız bloglar. Gerçi daha dünkü çocuk olarak blog aleminde hemen büyük büyük cümleler kurmayayım, sağım solum belli olmaz kayboluveririm sonra :)
SilO dükkanın kokusunu içine çekmek bile boyut değişmene sebep oluyor, kesinlikle gidilmeli :)
Tam olarak adres yazarmısın rizeye gittigim zaman ugramak istiyorum
YanıtlaSil