Tek başına Anna Tarık Tufan'ı sevmek için yeterliydi. Çünkü öğrencilik hayatımın son ve en zor yılını onu dinleyerek, her dinlediğimde kalbime yayılan ferahlığıyla bitirdim. Mp3 e rastgele çalan şarkıların arasında, muhtemelen bir otobüste ayakta ya da derse yetişmek için kampüste koşarken ve ya 45 dk öğrencilerini bekletmeyi normal zanneden anormal hocaları beklerken "Biz her şeye, esirgeyen ve bağışlayan, çokça esirgeyen ve çokça bağışlayan, hep esirgeyen ve hep bağışlayan Rabbin adıyla başlayan adamlarız Anna." cümlesini duyar ciğerlerimin oksijenle dolduğunu, ruhumun yükseldiğini hissederdim. Hal böyleyken Anna'nın bulunduğu bu kitabı okumak bugünlere nasipmiş demek ki. 118 sayfacık bu kitabı geç de olsa okuduğum için mutluyum.
Ve İsmail Kılıçarslan yorumuyla Anna...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder